8 Aralık 2017 Cuma

Dil öğrenmenin önemi ile ilgili ünlü isimlerin söylediği birbirinden değerli sözler!

                                                   
         1.If you talk to a man in a language he understands, that goes to his head. If you talk to him in his own language, that goes to his heart.
-Nelson Mandela
  • “Eğer biriyle onun anlayacağı herhangi bir dille konuşursanız, söylediğiniz onun aklında yer edecektir. Eğer biriyle onun kendi diliyle konuşursanız, söylediğiniz onun kalbine gidecektir.”
-Nelson Mandela



2. One language sets you in a corridor for life. Two languages open every door along the way.
-Frank Smith
  • “Bir dil size hayatta bir koridor oluşturur, iki dil önünüzdeki tüm kapıları açar.”
-Frank Smith 

     3. The limits of my language are the limits of my world.
Ludwig Wittgenstein
  • “Dilimin sınırları , dünyamın sınırlarıdır.”
-Ludwig Wittgenstein

4. You can never understand one language until you understand at least two.”
-Geoffrey Williams
  • “En az iki dili anlayana kadar, tek bir dili asla anlayamazsınız.”
-Geoffrey Williams

5.“To have another language is to possess a second soul”
-Charlemagne
  • “Başka bir dile sahip olmak , başka bir ruha sahip olmaktır.”
-Charlemagne
        6.Those who know nothing of foreign languages know nothing       of their own.
         - Johann Wolfgang von Goethe


“Yabancı dil bilmeyenler , kendi dillerinde de bir şey bilmez.”
-Johann Wolfgang von Goethe


7.❝Language is the road map of a culture. It tells you where its people come from and where they are going.
Rita Mae Brown


“Dil kültüre giden bir yol haritasıdır. Size o dilin insanının nereden geldiğini ve nereye gittiğini söyler.”
Rita Mae Brown


 8.“Bir dil öğrenmek, dünyaya açılan bir pencere daha demektir.”
 (Çin Atasözü)

7 Aralık 2017 Perşembe

Avrupa'da Ucuz Seyahat Etmenin 8 Yolu


1. İlk önce seyahat etmek için doğru tarihleri seçtiğinizden emin olun.

Eğitim amaçlı yurt dışındaysanız ve uzun süreli kalacaksanız daha şanslısınız. Gitmek istediğiniz ülkeleri belirlemek aslında ilk iştir tabi. Daha sonra gideceğiniz tarihlerin çok tercih edilen zamanlar olmamasına dikkat edin. Mesela yaz turizmi için daha çekici olan ülkelere ilkbahar aylarında gidin. Yazın gittiğinizde fiyatların daha pahalı olması, şehrin ultra kalabalık olması gibi faktörler seyahatinizi olumsuz etkileyebilir. Paris, Roma gibi popüler şehirler için yaz aylarında yoğun kalabalık can sıkıcı olabiliyor. Kış turizmi olan mesela İsviçre gibi ülkelere giderken ise mart aylarını tercih edebilirsiniz.

2. Çevrimdışı haritanıza ucuz süpermarketleri işaretleyin.

Gitmeden önce akıllı telefonunuza bir çevrimdışı harita uygulaması indirdiniz. (Örn: maps.me, google maps, OSMand). Bunun yanında yiyecek ve içecek harcamanızı en hesaplı hale indirmek ve kültüre ait lokal yiyecekleri de daha fazla seçenekle görmek için süpermarketleri araştırın. Böylece ekmek, peynir, jambon gibi sandviç malzemeleri kullanarak 3 öğününüzü de sıkıcı da olsa çok ucuza getirebilirsiniz. Tabii gittiğiniz yerin nesi meşhursa mutlaka bir kere de olsa deneyin.


3. Toplu taşıma en son seçeneğiniz olsun.

Bu aslında çoğu büyük şehirde hele de uzun süreli kalıyorsanız zor olabiliyor. Ancak birkaç günlüğüne bir şehre gittiyseniz havaalanı şehir merkezi ulaşımı haricinde gideceğiniz her yere yürümenizi tavsiye ederim. Hollanda, Belçika ya da Almanya'daysanız bisiklet de kiralayabilirsiniz.
Yürümek ve bisikletle şehri gezmek hem bütçe yapmak adına hem de her detayı görmeniz adına çok iyi fırsattır. Şehir içinde turist otobüslerinin para tuzağı olduğunu artık umarım hepimiz biliyoruzdur. Ya da metro hızlı ve kolay ulaşım seçeneği de olsa gideceğiniz yere direk ulaşım sağladığı için yolları ve birçok detayı da kaçırmanız demek oluyor aslında. Avrupa'nın özellikle popüler ve turistik şehirlerinde yürüyerek tüm şehri, tüm turistik yapıları ve yerleri görmeniz çok kolay oluyor.

4. İlk kez yurtdışına çıkacaksanız Euro kullanmayan ülkelere önce göz atın derim.

Demek istediğim Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya veya Romanya gibi ucuz ülkelerin başlangıç için iyi olduğunu düşünüyorum. Yani bir İsviçre ya da Danimarka da Euro kullanmıyor ama Avrupa'nın en pahalı ülkelerinden. Bunun için para değeri daha düşük ülkelerden başlamak hem sizi seyahat için cesaretlendirecek hem de seyahatinizi daha eğlenceli hale getirecektir. Ayrıca, bu ucuz ülkelerde görülmeye değer çok güzel yerler var.

5. Yakın mesafelerde otobüs şirketlerini iyice araştırın.

Avrupa'da otobüsle seyahat oldukça yaygın ve birçok seçeneğiniz var. Havayolu şirketlerinin ucuz olmasından dolayı her zaman uçak seçeneklerine baksak da 6-7 saatlik yollarda otobüslerin daha ucuza geldiğini söylemeliyim. Ayrıca, otobüs duraklarının şehrin merkezine daha yakın yerlerde bulunmaları da bir avantaj. Aslında yaygın bir şekilde trenlerin Avrupa içi seyahatlerde daha cazip olduğu bilinir. Ancak otobüs seyahatlerinin hem çok konforlu hem de daha ucuz olduğunu söylemeliyim. Gece yolculuğu yaparsanız gecenizi uyuyarak geçirip gününüzü konaklamadan şehri gezerek tamamlayıp yine gece yolculuğu ile başka bir şehre giderek bu şekilde hem zamandan hem de konaklamadan dolayı paradan kazanabilirsiniz.
Öncelikle gittiğiniz şehre ya da ülkeye özel otobüs şirketlerini araştırın bir gün öncesinden 1 Euro’ya kadar fiyatları çekebiliyorlar.Kim istemez?


6. Ücretsiz rehber turlarını bulun.

Avrupa içinde böyle bir hizmet var ve çok yaygın. Bu turları gönüllüler veya turizm öğrencileri düzenliyor. Genellikle şehrin en merkezi noktasında belirli saatlerde toplanıyorlar ve tamamen ücretsiz şekilde şehrin önemli noktalarını yürüyerek geziyor ve size anlatıyorlar. Birden çok dil seçeneğini bulabilirsiniz. Bir saatten dört saate kadar şehrin büyüklüğüne bağlı olarak değişebiliyor bu turların süreleri. Ücretsiz şehir haritaları, nerede ne yenir, ne görülür, nerede kalınır gibi her türlü faktörden bahsediyorlar. Genellikle de tur sonunda trip advisor'dan güzel bir yorum yapmanızı veya gönüllü şekilde tip bırakmanızı istiyorlar.
Not: Her Avrupa ülkesinde değişik versiyonlarına rastlayacağınız üstü açık otobüslerle yapılan şehir turları tamamen para tuzağı. Size hiçbir detayı göstermeden şehir turu yaptıran boşa paranızı alan bu otobüslere para vermeyiniz efenim.


7. Gittiğiniz her yerde öğrenci indirimini mutlaka sorun.

Bunu bir müzeye girerken, bilet alırken, hatta büyük kahve zincirlerinden kahve alırken bile yapabilirsiniz. İnanın hiç beklenmedik yerlerden öğrenci indirimi çıkabiliyor. Hatta o güne özel ücretsiz içecek ya da yiyecek bile alabiliyorsunuz. Tüm dünyada var olan fast-food zincirlerinden de hiç beklenmedik zamanlarda öğrenci indirimi yakalayabilirsiniz. Bir yere öğrenciler için bir kampanyanız var mı ya da indiriminiz var mı diye mutlaka sorun ve sormaktan çekinmeyin. Bunu her yerde yapabilirsiniz.
Gitmeden önce şu siteye de bir göz atın.


8. Taksi kullanacağınız zaman taksiyi yoldan çevirmek yerine duraklardan çağırın.


Ne kadar taksiyi hiç önermesem de bazen ister istemez taksiye ihtiyaç duyuyoruz. Hani olur da fazla paranız kalır ve taksiyle gitmek isterseniz diye yazayım dedim. Yoldan çevirdiğiniz taksilerin genelde boş olsa bile taksimetresi açık olur. Bu yüzden de siz içinde olmasanız bile taksimetre açık olduğundan fazla para ödersiniz.

Yazımın devamına ve diğer seyahat yazılarıma edumag.net sitesinden "heyecanlaniyorum" kullanıcı adımla ulaşabilirsiniz.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Erasmus'a gitmeden önce okunması gereken bir yazı! ✌

Herkese merhaba ! 👋



Bu sene Erasmus için başvuruların başladığından haberim oldu. Belki biraz da erkendir bilemedim. Ben gitmeye geçen sene bu zamanlarda tam karar vermiş ve hazırlıklara çoktan başlamıştım. Kendi deneyimlerimden biraz bahsetmek istedim.
1. Ne istediğinizden emin olmalısınız. 😉
 
  Öncelikle okulunuzun nasıl öğrenci gönderdiğini bilmiyorum tabi değişiklik gösterebiliyor ama eğer sizin seçeceğiniz bir ülkeye gönderecekse şanslısınız! Bu konuda siz şehir ve okul belirleyip geri kalan işi okula bırakırsınız. Tabi hem iyi hem kötü olabiliyor çünkü hangi ülke hangi şehir hangi okul derken kafalarınız yanabiliyor. Bu aşamada seçenekleri sınırlamak yine okulunuza düşüyor. Varsa tanıdıklarınız önceki senelerde giden öğrencilerle iletişime geçmekte yarar var. Benim okulum ülkeyi ve okulu kendi belirleyip başvuru kağıdıma o okulu yazmamı söyledi. Belçika'da Brugge'da çok iyi bir okula gittim ama okulla ilgili bir bilgim yoktu. Tüm işler tamamlanana kadar okulu araştırmadım bile. Hatta Brugge'un büyüsüne kapılıp gittiğim güne kadar okulun tam adını dahi bilmiyordum inanın. Bu aşamada eğer size ülke seçimi için serbestlik tanıyorsa okulunuz en azından ülkeyi kendi isteklerinize göre seçip okul işinde koordinatörünüzden yardım istemelisiniz. Diğer türlü işin içinden çıkılmaz tabi.
2. Okul belirlendikten sonra kabulü bekliyoruz.

  En sıkıcı an. Ne vizeye başvuru yapabiliyorsunuz ne hayal kurabiliyorsunuz bu aşamada. Tek beklediğimiz kabul. Benim başıma da bu aşamada bir şanssızlık gelmedi. Zaten okulun kontenjanını da tamamlamamış olduğumuz için kesin kabul alacaktım. Eğer kabul aşamasında işleri hızlandırmak isterseniz araya siz de girerek bir kişisel mektup yazabilirsiniz. Ya da okulun daha önce yaptıkları etkinlikleri inceleyip bir şekilde bu etkinliklerle iletişiminiz ve ilişkiniz olduğundan bahsedebilirsiniz. Sonuçta okul ne kadar Erasmus için olsa da yani kısa süreli de olsa öğrenci kalifiyesinden hoşlanacaktır. Bir de bu aşamada okulunuzun sizi hangi dönem istediği de önemli. Eğer Erasmus döneminizi hibeli ya da hibesiz uzatacaksanız ilk dönem yani güz dönemi gitmelisiniz ki bahar dönemine uzatabilin. Tabi bu durumda her şey isteğe göre olmayabiliyor. Benim okulum güz dönemi beni kabul etmediği için ben bahar dönemi gitmiştim. Bu yüzden de uzatma şansım hiç yoktu. Eğer henüz gitmeden uzatma gibi bir fikriniz varsa ya da çok soğuk bir Kuzey Avrupa ülkesi değilse güz dönemi için başvuru yapabilirsiniz. Birçoğumuz güz döneminde Christmas tatiline aldanıp bu dönem gitmek isteyebilir. Ancak Avrupa'da işler o kadar değişik ki bir bakıyorsunuz 1 haftalık tatile girilmiş. Eğitim sistemleri çok tatilli.

3.Kabul aldınız sıra başvuru ve vizede. 👌

  Vize süreci sizi ya çok zorlayacak ya da öyle göz açıp kapatıp gezecek. Benim Belçika vizesi alırken aşırı zorladı. En son vizesiz yeşil pasaportumla 3 aylık gidip orada vize beklemeyi bile düşünmüştüm. Çünkü Ankara'ya gitmem gerekiyordu vize için. Sınav haftamda Ankara'ya tek günlük gidip geldiğim ve hala ve hala belgelerimin eksik olduğunu arayıp söyleyen bir vize şirketiyle başım dertteydi. Aslında gelecek olan belgeleri Belçika'daki okulun postayla şirkete yollaması gerekiyordu. Ama maalesef ilgili değillerdi bu konuda olan yine kime oldu dersiniz?
Bir de Belçika için bazı özellikler var vize sürecinde. Mesela rödovans ücretleri , garantörlük belgeleri, sağlık sigortası her öğrenciye göre değişiyor. Size asla bilgi vermeden sadece birkaç belge isteyen bir şirketle karşılaştıysanız az sabır! 

NOT GİBİ NOT!
Buraya bir de not eklemek istiyorum ki vize sürecinde sadece ve sadece VFS Global şirketiyle iletişimde olun. Diğer aracı vize şirketleri tamamen para tuzağıdır ve genelde paranızı isteyip size asla yardımcı olmaz. Yani internete vize yazdığınızda sizin önünüze binlerce şirket numarası çıkacak asla ve asla itibar etmeyin. Sadece VFS Global ve sitesi. Bu süreçte VFS'nin web sitesi sizin tek rehberiniz olabilir. Çünkü ne kadar çağrı merkezini de arasanız size söyleyecekleri yegane şey "Web sitemizde şu şuna tıklayıp şurada bulabilirsiniz." Ve bunu söylemek için sizi en az 8- 9 dk hatta bekletecekler. Gerçekten çok sıkıcı bir durum en çok da vize alırken sabırlı olmalısınız. Vize için ize blogumun biraz eskilerinde kalan Vize yazısını okumalısınız. Linki bırakayım da kolaylık olsun hehe.

4.Hazırlık aşamasında uçak biletiniz hazır bir de valiz kapatıldı mı oh değmeyin keyfinize.👏

  Bu arada ne yaparsanız yapın o valiz boş olsun. Ne olursa olsun götürmeyin bir şey. Ben ki 40 kilo ile gittim. Kulak temizleme çubuğum bile vardı daha ne olsun di mi? Her şey size ağırlık yapacak. Hayat kurtaracak birkaç şey hariç çoğu şeyi bırakın. Valiz hazırlarken aslında çok zorlanabilirsiniz. Çünkü siz en az 5 aylığına gidiyorsunuz ve en az 2 mevsim yaşayacaksınız. Bunun için çok değişkenlik gösteren bir valiz hazırlamalısınız. Hava genel itibariyle Türkiye'nin neresinde yaşarsanız yaşayın daha soğuk olacak. Bunun için de şemsiye , bot ve kaban doldurun. Yazlık kıyafetleriniz için de elemeler yapmalısınız ki giyebilecek misiniz çok emin değilim. Birkaç şık kıyafetleriniz olsun. Genelde hayat kurtarıcı dediğimiz neyle takarsanız takın uyumlu olacak çantalardan olsun yanınızda. Gittiniz ya çok da gezeceksiniz bunun için de gezilerde sürekli döndürüp giyeceğiniz şeyleri alın valizinize. Unutmayın gittiğiniz yer de bir yaşam yeri yani Türkiye'de işinize yarayan her türlü bakım ürününün kralını bulacaksınız oralarda. Bu yüzden abartmayın , annelerimize de abarttırmayın!Mesela kurulmuş turşunun ne işi var o valizde di mi? 

Bu süreçte sizin işinize yarayacağını düşündüğüm birkaç daha yazım var bunların linkini de altlara bırakıyorum. Eğer ayrıntılarda cevaplarını bulamadığınız sorularınız olursa bana ulaşabileceğiniz sosyal medya hesaplarım da blogun hemen sağında efenim!
Görüşmek üzere !
Gerekli linkler ; Erasmus Macerasına Hazırlık

NOT: Erasmus periyodum boyunca gezdiğim şehir ve ülkelerin bazılarının yazılarını da blogumda bulabilirsiniz. Nasıl seyahat ettiğim, ucuza biletleri nasıl bulduğum , nerelerde konaklayıp neler yiyip içtiğim ile ilgili her bilgiyi heyecanlaniyorum.blogspot.com.tr bulabilirsiniz. 😉




1 Aralık 2017 Cuma

Fotoğrafçılığına güvenenler buyursun gelsin!

http://www.tfsfonayliyarismalar.org/ 


Bu site Türkiye'n en kapsamlı online fotoğrafçılık yarışmalarının duyurulduğu site.
Eğer bir yarışmaya katılmak istiyorsanız ama "Şimdi kim uğraşacak?" da diyorsanız, tam sizin derdinize deva bir site. Zaten sitenin ismi bile güven verici. TÜRKİYE FOTOĞRAF FEDERASYONU ONAYLI.
Ne mi yapıyoruz?
Siteye giriyoruz ilk önce vizyonlarını gözden geçirmenizde fayda var. Yani kendileri size ne yaptıklarını nasıl bir yol izlediklerini açıklıyor. Bundan sonrası üye olmakta.
Bu site ülkede en geniş kapsamlı ve en faal site. Hemen her bölgenin içerdiği fotoğraf yarışmalarını her ayrıntısıyla sunuyor. Aynı zamanda varsa
websitesi olan fotoğraf yarışmalarının da sitesine ulaşabiliyorsunuz.
Sitenin
anasayfasında yakında sona erecek yarışmaları görebiliyorsunuz. Aynı zamanda manşet kısmında da afişlere veya posterlere sahip olan büyük çaplı yarışmaların ayrıntıları yer alıyor.
Yarışmaların katılım şartları , süreleri , tarihleri her ayrıntısıyla yazıyor.
Ayrıca sitenin yetkilisiyle de iletişime geçebiliyorsunuz. Federasyon tarafından direk yönetilen sitenin asıl kaynağı ise federasyonun kendi sitesi.
Sitenin adresi ise ; 
http://www.tfsf.org.tr/


Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu'nun kendi sitesinde yarışmalara ait duyurular yer alıyor. Ulusal ve evrensel çapta var olan ve katılımı serbest olan yarışmalar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.


Fotoğraf Yarışmalarının duyurulduğu diğer bir site de bu.

Bu site de geniş çaplı ve faal bir site. Ancak serbest , gönüllü çalışılan yarışmalar daha çoğunlukta duyuruluyor bu sitede. Derneklerin , vakıfların , üniversitelerin ya da şirketlerin özel yarışmaları da yer alıyor. Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak isterseniz bu siteye göz atın derim. Özellikle dergilere gönderilirken seçilen fotoğrafların yarışmalardan çıkması sonucu bu tip yarışmalar oldukça fazlalaştı. Her an yarışmalar bulup şansınızı deneyebilirsiniz.


http://www.tfsf.org.tr/ ' da aynı zamanda eğitimler ve içerikleri hakkında da bilgi alabilirsiniz. Resmi / resmi olmayan birçok eğitim hakkında içerik mevcut.



Bu gibi yarışmalar fotoğrafçılığa ilgisi olan ve nerede kullanacağını bilmeyen birçoğumuza ön ayak oluyor. Bu yüzden cesaretiniz yoksa küçük çaplı , sizi cesaretlendirecek yarışmalarla başlayın. Asla hobilerinizi sadece hobi diyerek boş vakitlerinizle değersizleştirmeyin. Fotoğraf bir sanat , sanatçı olmayı siz seçin.

Erasmus'a gidecek olanlara hayat kurtaran tavsiyeler!

1. Uçak biletlerini almadan önce vizeyi araştırın.

Bazı ülkeler vize verirken uçak biletlerini de istiyor. Ancak bazıları istemiyor ve vize vermesi zor olan ülkeler de mevcut. Bunun için eğer uçak biletinizi isteyen ülkeden vize alacaksanız vize tarihinize yakın en olası tarihlerde uçak bileti alın. Ama vizeyi vermek için uçak bileti istemiyorsa gideceğiniz ülke, vizeyi almadan uçak biletinizi almayın.
Genellikle
Erasmus gibi eğitim amaçlı yurtdışına giden öğrencilere sorunsuz vize veriyorlar ancak bazı durumlarda vizenin çıkmadığı da olabiliyor. Bu durumda uçak biletiniz yanabilir ve tekrar başvuru yapmak zorunda kalabilirsiniz. 1 hafta kala da olsa, pahalı da olsa vizenizi almadan uçak biletinizi almamanız daha mantıklı olacaktır.
2. Valizini olabildiğince minimal doldurun.


Annelerimizin koyduğu konservelere, turşulara, pirinçlere kıyamıyorsanız diğer şeyleri çıkarın. Gideceğiniz yerin de marketleri, parfümerileri olduğunu unutmayın. Yani gideceğiniz ülkede pahalı da olsa pirinç, makarna, turşu, hazır çorba ve istemediğiniz kadar yiyecek bulabileceğinizi unutmayın. Bunun gibi yiyecekler yerine fotoğraf makinenizi, günlüğünüzü koyun. Ne kadar az eşyalı valizle giderseniz sizin için o kadar iyi!


3. Telefonunuzun hafızasını boşaltın ve yanınızda birden fazla boş bellek götürün.


Uçaktan iner inmez fotoğraf çekmekten kendinizi alıkoyamayacaksınız. Fotoğraf çekmeyi sevmiyor olsanız bile bu maceranızda ilk defa yaptığınız her şeyin fotoğrafını çekin ve ölümsüzleştirin. Bu sizin ilk uçağa binişiniz, ilk yabancı bir dil konuşuşunuz, ilk yurtdışına çıkışınız ya da ailenizden ilk kez uzak kalışınız olabilir. Ve daha binlerce anıları ve ilkleri yıllar sonra hatırlamak isteyeceksiniz. Döndüğünüz zaman size çok güzel hissettirecek bu değerli anıları mutlaka biriktirin.


4. Gideceğiniz ülkenin iklimini önceden araştırın.


Aslında bu valiz hazırlığınızda ilk kuralınız olmalı. Yani götüreceğiniz ayakkabı, giysiler her şey buna bağlı. Yani 5 aylık ya da daha fazla bir süre için gidiyorsanız yanınıza hem kışlık hem yazlık kıyafetler almanız gerekiyor. Aralarda Türkiye’ye dönmenin çok nadir olduğunu düşünürsek valizinizi her iki mevsim için de doldurmanız gerekiyor.
Güz dönemi gidenler için çoğunlukla kışlık kıyafetler söz konusu olur. Ancak gideceğiniz ülke İtalya ya da İspanya gibi sıcak ülkelerse ilk birkaç ayda yazlık kıyafetlere de ihtiyacınız olacaktır.
Bahar döneminde gidenlerin ise yine 1 ya da 1,5 ay kadar bir süre için yazlık kıyafetlere ihtiyaçları olacaktır. Ancak İskandinav ülkelerine ya da batı Avrupa’ya gidenler için kışlık kıyafetlerin fazla olması kesinlikle gerekli.


5. Seyahatleriniz için küçük bir el çantası edinin.


Erasmus yaptığınız zaman büyük ihtimalle diğer ülkeleri de görmek isteyeceksinizdir ki Avrupa içi ulaşım çok kolay ve ucuz olduğundan göreceksiniz de. Bunun için ucuz havayolu şirketlerinin valiz kabul ederken ekstra para istediklerini yani bizdeki gibi 15 kg hakkınızın olmadığını bilmelisiniz.
El bagajınızın ücretsiz ve 8 kg olduğunu ve bunun için de yanınızda el valizi boyutlarında bir çantanız olması gerektiğini söylemeliyim. Gideceğiniz her yere bu küçük seyahat çantasıyla çok rahat yolculuk edebilirsiniz. Size tavsiyem ise tekerlekli valizleri kolay bulsam da taşınması ve hafif olması sebebiyle kumaştan ve katlanıp küçük bir çanta haline gelen valizleri tercih etmenizdir.


6. Ailenizin ve arkadaşlarınızın
Skype ve Messenger gibi görüntülü konuşma uygulamaları edinmelerini sağlayın.

Her ne kadar ”ailemi özlemem” diyenlerden olsanız da uzaklardan görmek istersiniz diye en kolay ve iyi şekilde sevdiklerinizle görüşme olanağı sağlayan görüntülü konuşma aplikasyonları sizin için çok kullanışlı olacaktır.
Avrupa’da çoğunlukla her kafede ve büyük alanlarda ücretsiz kablosuz ağ bulabilirsiniz. Gideceğiniz ülkeye ait hat almadığınız sürece de aramalarınızı internet aracılığıyla yapacağınız için bu şekilde iletişim sizin için en önemli seçenek olacaktır.
Bu sene yapılan bir yenilikle ise Avrupa’nın herhangi bir şehrinde aldığınız hattı diğer Avrupa ülkelerinde de kullanabileceksiniz ve normal aramaların yurtdışına çok pahalı olduğunu bilmelisiniz. Yani bu şekilde eğer sadece internet paketi yaparsanız da her yerden ulaşılabilir olabilirsiniz.


7. Yanınıza Türkiye’ye özgü birkaç küçük hediyelik alın.


Bunlar
magnet, anahtarlık, biblo, küçük boyutlarda bayraklar, çakmak ya da kalem gibi şeyler olabilir. Bunları ilerde edineceğiniz çok değerli arkadaşlarınıza anı olarak verebilirsiniz. İnanın çok değerli ve unutulmayacak şeyler olacaklardır. Yöresel birkaç kıyafet, patik veya şal gibi ya da el emeği yapılan dantel, takı-toka tarzı şeyler olursa çok daha değerli ve unutulmaz olacaklardır.
Bir diğer tavsiyem ise birçoğunuzun çoktan düşündüğü Türk mutfağından taşınabilir lezzetler götürmeniz. Türk kahvesi küçük bir fincan ve cezve, Türk çayı veya
sahlep, lokum-cezerye ya da hafif olsun diye pişmaniye, bulgur, kuru baklava (ki bunu çok merak ettiklerine emin olabilirsiniz) gibi lezzetler götürebilirsiniz. Türk mutfağının çok lezzetli ve meşhur olduğunu çoğu Avrupa ülkesi biliyor bunun için bu lezzetleri tatmaya hevesli olacaklardır.

8. Avrupa içi gezilerinizde kullanabileceğiniz telefon aplikasyonlarını indirin.


Bu aplikasyonları sadece gezilerde değil, gittiğiniz ülkeye alışana kadar ilk hafta da kullanabilirsiniz. Örneğin çevrimdışı kullanılabilen harita uygulamaları, ucuz uçak bileti şirketlerinin uygulamaları (bu uygulamalar kampanyalardan haberdar olmanız açısından çok yardımcı olacaktır.), aynı şekilde otobüs şirketlerinin de uygulamalarını indirmenizde faydalı olacaktır.

Yurt dışına çıktığınızda alışma sürecinde işinize yarayacak ipuçları!

1. Yemekleri tek seferde çok yemeyin. Daha zaman var!

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnDWNrxCqgp354WLWJCJ_HTu5RZAcxU766lbmN4Oe4vBH4cHvnYvVJcc2OxfW6brIRT38xE-mL4PbUIBxvMWd7xMw56UXt3W8xYioUWPl44iHwmOTfF7pHw-Y02BRbtWrHP6puskczoh4/s320/eatchair.jpg



  Malum İtalyan mutfağı, Çin mutfağı, Fransız mutfağı derken hepimiz farklı lezzetleri denemek için can atıyoruz. Ne kadar lezzetli olsalar da kullandıkları yağın bile farklı olması havayla beraber bize mide rahatsızlıkları baş ağrıları olarak dönebiliyor. İçtiğimiz suyun bile günlerce yataktan çıkaramayacak duruma getirmesi olası. Bunun için tedbir almak gerekir. Türkiye'den götüreceğiniz mide hapının bu gibi durumlarda size çok yararı olacağından emin olabilirsiniz. Bir de yeni şeyler denemenin verdiği heyecanla kaptırıp gidebiliyoruz bazen. Kesinlikle destekliyorum. Her aldığınız makarna bile aynı olmamalı. İnanın ordan burdan duyduğunuzdan çok daha fazlasını yaşayacaksınız ve göreceksiniz. Yani gittiğiniz ülkenin nesi meşhur diye Google'da aradığınızda milyonlarca sonuç da çıksa o markete girdiğinizde gittiğiniz yere özgü onlarca şey göreceksiniz. Bunun için her an yeni yiyecekler deneyin. Ama karıştırmadan yiyin. 
  
  Alışma sürecinde bir dur diyin vücudunuza. Benim ilk günlerim mide ağrılarıyla geçti ki bir süre su bile içememiştim. Suyu dışardan içmiştim Belçika'ya ilk gittiğimde yani şişeden satın almıştım her seferinde. Yine de alışkın olmadığım için tepki verdi tabi vücudum.
  İlk günlerde bir de yurt dışında olmanın heyecanıyla alkole çok koşmamak gerek. Çok ucuz tabi o parayı alkole veresiniz var normal ama en basitinden biraları bile çok farklı olduğu için midenize birden yüklenmeyin. Hele bir de soğuksa gittiğiniz yer benim yaşadığımı yaşayabilirsiniz. Ocak ayında gitmiştim ve gittiğimde Belçika soğuk kere soğuktu. Mideye vurur affetmez.

2. Yeni çıkan sivilceler ve kilo alma değişimine hazırlıklı olun.


Herkes bu sorunu yaşamasa da çevremden gördüğüm kadarıyla hangi ülke olursa olsun yurtdışına çıktığınızda sivilceleriniz sizi hiç yalnız bırakmayacak. Bunun için aslında bir önlem ya da tedbir yok. Taktik maktik yok... Neyse... Yine de demem o ki " Ben bir şey yemiyorum, nasıl kilo aldım yea?" diye hiç düşünmeyin diye söyleyeyim dedim. Yediğiniz salata dahi olsa yeme düzeninizin bozulduğunu unutmayın. Tabi vücudunuzda bir şekilde tepki verecektir. Özellikle uzun süreli kalanların daha çok karşılaştığı bu durumda, makarna ve ekmek gibi bütçe dostu karın doyurucu yemeklere yönelmenin sonucu yol ve elektrik olarak geri dönüyor.

3. Arkadaş edinemem korkusuyla gitmeyin.

Bu korku hepimizde var eminim ki. Ancak eğer ki arkadaş edinemediniz, bunun sebebi sizin korkularınız olabilir. Arkadaş edinebileceğiniz bir ortamdayken yabancı dillerini konuşamamaktan, kültür farklılığı olabilir düşüncesinden kurtulun. Çünkü arkadaş edinmek o kadar materyalist bir şey değil bunu göreceksinizdir. Yani yerli bir halkın içine de karışsanız gideceğiniz ülkenin olağanüstü bir durum olmadığı sürece turistlere ve yurt dışından gelenler çok misafirperver olduğunu göreceksinizdir. Bu süreçte kültür farklılığın aslında bir engel değil bir bağ olduğunu da anlarsınız. Sizin gibi olduklarını düşünün ve empati kurarak oluşturun bu bağı. Bazen köprü oluşturmak için çekiniyoruz ki ben bu hataya düşmüştüm. Erasmus için Belçika'ya gittiğimde bir hafta kadar geç gitmiştim ve çok tereddütle yaklaştım herkese. Zaten ben gitmeden kaynaşmışlardır diye düşünmüştüm. Ama aynı şeyi ben yapmazdım diye yakınlaştım ve inanılmaz güzel arkadaşlıklarım oldu. Hala yıllardır tanıyormuşum gibi konuştuğum ve iletişimde olduğum arkadaşlarım var. İnanın çok güçlü bir ilişki kuracaksınız.

4. Akıllı telefonunuz akıllı kısmını kullanmalısınız. Yani sosyal medya zaten delilerce aktif olacak bu dönemde Instagram postlarını şimdiden görebiliyorum da bir de öyle güzel uygulamalar var ki size sanki gittiğiniz ülkeyi senelerdir biliyormuşsunuz gibi hissettirecek.

  Akıllı telefonlara hepimizi sahibiz ve sadece sosyal medya veya eğlence amaçlı kullanmak yerine, bazı uygulamaların bizim yurt dışı seyahatlerinde ne kadar işimize yarayacağını keşfetmeliyiz. Artık hepimiz offline harita uygulamalarından haberdarız. Bunun yanında dil problemi çektiğini düşünenler için tureng, google translate gibi dili indirdikten sonra internete ihtiyaç olmadan sözlük özelliğini kullanabileceğimiz uygulamalar var. Hava durumu, döviz kurlarını otomatik çevirici, ucuza bilet bulmanıza yarayan uçak ve otobüs firmalarının uygulamaları gibi birçok akıllı telefon aplikasyonları hayatınızı kurtarabilir. Ya da wi-fi ağlarını ve şifrelerini gösteren uygulamalar da mevcut. Bunlardan birkaçını bu yazının altına bırakırım efenim. Benim işime özellikle yurt dışı gezilerimde yarayan couchsurfing.com yaradı ki bunun akıllı telefonlarla alakası yok biliyorum. Teknolojik işte. Couchsurfing'i bilmeyen kaldı mı bilmiyorum ama detaylı bilgi için gezginsozluk'e alalım bilmeyenleri. Bunun yanında airbnb , hostelworld , booking.com , ryanair , skyscanner da klasikler arasındadır tabi.

Cep telefonunuz için uygulamalar;


1.Instabridge - wifi uygulaması
2.Döviz.com
3.maps.me
4.Angkor Wat Tour Guide & Offline map
5.City Guides Offline
6.Air Radar : flight tracker
7.mytaxi 
8.flixbus
9.ouibus
10.couchsurfing travel app
11.GuidePal
5. İlk günlerde sandviç ve krakerler en yakın arkadaşınız olabilir.

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7HaHOtm7HFZsWuNnJk2MyHDig56aeOq3vLUnngGHYQ6jPpSWuv3kpM0hnSqxRN2dr22TW4t7ZRqJFikis8xxBnrmcskerubujNNsObNpt8MUQgF5lUjH1JFq0lzKMs-FVkGx5xPKuCWI/s320/noodle-sandwiches.jpg

Fotoğraf tam bir öğrenci sandviçi diyenler.

  Herhangi bir yerden bulunur alınır dediğinizi duyar gibiyim. Ancak Avrupa'ya ilk çıktığınız günlerde marketlerin ve yiyecek satan mağazaların yerini öğrenmeniz zaman alacağından hava alanında alacağınız bir krakerin ne kadar kutsal bir şey olduğunu bu zamanlarda anlamanız mümkün. Bu yüzden çok ağırlık yapmayacak şekilde bir tuzlu krakerin bavulunuzda Türkiye'den çıkmadan önce bulunması iyi bir fikir olabilir.

6. İlk gittiğinizde uzun süre kahrını çekeceğiniz karın ağrılarınız için bir kutu hap.Böyle de basit ve dümdüz. İçtiğimiz sudan yediğimiz ekmeğe kadar her şey değiştiği gibi iklimin değişmesi vücudunuzun tepki vermesine sebep olabilir. Özellikle tren yolculuğuyla veya uçak olsa bile 3-4 saati geçen yolculuk sonrası vücudunuz aniden değişime girmesinin sonuçları olacaktır. Bunun için Türkiye'den giderken bildiğiniz ve genel işe yarayan ilaçları yanınızdan eksik etmeyin. Örneğin ; baş ağrıları için genel olarak çoğumuzun bildiği klasik ilaçlar vardır mutlaka atın valizinize. Aynı şeyi mide ağrılarınız , mide rahatsızlıklarınız için çözüm olacak ilaçlar için de yapın. Annelerimizin ilk olarak çözüm olarak sunduğu mide ilaçlarından bir tanesi yanınızda olsun. Alkol zamanıyla eş olmadığı sürece ilk hafta alacağınız ilaçlar ortama alışmanızda büyük etkili olacaktır. Bir de ilaçları eğer yanınıza alamadıysanız da otlar ve çayları Avrupa'nın her yerinde bulabilirisiniz. En basitinden kekik alıp sıcak suya attığınızda bile kısıtlı olan zamanınızı zehir etmemiş olacaksınız. Benim işime de papatya çayı yaramıştı. Ne alaka di mi? Belçika Belçika olalı ilk papatya çayını bende görmüştü.

7. Kültür farklılıklarını görmezden gelin ve yeni kültürü kabul edin.

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNeLS8ANmiEvRZ0ngITznlUbsTMjIgRyZscWBiOsJJEq2C9WCL_hEemU-2gDCd3ncmGNHNTGy_thFC2kpnvl-dSV5_43JqdDXDt106t9GdUI2u0SvtCdoZJN6iHqiNTvp3-CQNQms0Q8w/s320/british-food-full-english-breakfast.jpg
Fotoğraf meşhur İngiliz kahvaltısı. Bir de sütlü çay.

Ne kadar süre kalacağınız önemli değil. Sadece birkaç saat için bile olsa gittiğiniz yerin özelliklerine göre yaşamayı kabul edin. Çünkü kıyaslamayı ne kadar sevsek de Türk halkı olarak , yarışmaktan hoşlansak da her açısıyla farklı bir yerdesiniz artık. Bunun için eğer farkındalık yaratabilirseniz , alışma ve kabullenme sürecini çabuk atlatırsınız. Mesela İngilizlerin sütlü çayını neden eleştiresiniz ki? İspanyolların gece 21-22 gibi akşam yemeği yemelerini , Fransızların sürekli şarap içme isteklerini , İtalyanların çok konuşmaları ve jestlerini her an kullanmalarını , Çinlilerin yemek yerken bir orkestra gibi sesler çıkarmasını , Japonların gece 21 gibi uyumalarını , İrlandalıların aşırı hareketli dans figürlerini neden kabullenmeyelim ki? Di mi?

8. Zevkinizi ve isteklerinizi ön plana koyun.
https://anetteblogzamazingo.files.wordpress.com/2015/04/11134084_10153160667133433_7882316492845780811_o1.jpg

Aman ha!


  Ne amaçla gitmiş olursanız olun harika bir şey yaptınız ve çıktınız yurt dışına. Şimdi hayalleri gerçekleştirme zamanı. İstediğiniz gibi özgürsünüz sınırınız yok. Alışkanlıklarınızı bir kenara koyup isteklerinizin şekillendirdiği yeni alışkanlıklar kazanın. Bunun için de gittiğiniz yerin kültürünü , sporlarını , yaşam şekillerini iyice gözlemleyin. Kendinize uygun bakış açıları yakalayın. Sonrasında hem yeni yaşama bakış açısı kazanıp hem de olumsuz baktığınız şeylere olumlu tutum sergilemeye başlarsınız. Bakış açılarını kazanmak sizi evrensel bir insan yapacak. Ön yargısız ve dışa dönük olacaksınız. " Ben asla şunu yapmam!" dediklerinizi yapın. Ama isteyerek!
Yani kısacası alışmaya çalışın ve değişmek için çabalayın. Unutmayın her açıdan farklı bir ortamdasınız illa ki değişiklikler karşınıza çıkacak. Bunun için zevk alın ve kendinizi güdüleyin!