Belçika’nın Wafflelı
, İşeyen Çocuklu Brüksel’i !
Herkese Merhaba!
Erasmus’un ve Brugge’un 4. Ayında Brüksel’e ilk defa gittim .
Normalde ilk ay her yer gezilir bitirilir ama nedense geciktirdim Belçika’yı
gezmeyi. Brüksel’e de trenle gidebilirsiniz. 10 binişlik aldığım GoPass ile 5
Euro’ya gidip 5 Euro’ya
döndüm. GoPass sadece Belçika trenlerinde
kullanacağınız 50 Euro’ya satın aldığınız ve toplam 10 binişlik hakkınızın
olduğu bir bilet. Şöyle ki mesela Wallonia bölgesinde bir yere gidecekseniz
trenle gidiş geliş toplam 40 Euro’ya yakın ödemeniz gerekiyor ama GoPass’iniz
varsa sadece 10 Euro’ya gidip gelebilirsiniz. Bazen ise kullanmayın mesela
Brugge’dan Oostende’ye gidecekseniz gidiş geliş 4 Euro’ya bilet alın ve GoPass’inizi
daha uzun yolculuklarda kar etmek için kullanın. Bu arada GoPass’i herkes
alabilir ama 26 yaş altındaysanız bu fiyatta daha büyükseniz fiyatlarını
maalesef bilmiyorum.
Neyse Türkler toplanıp
Brüksel’e gittik. Brüksel’de 3 tane tren istasyonu var. Brüksel
Zuid-Midi-Noord. Noord’ta inerseniz Türkiye’ye gitmiş oluyorsunuz çünkü tamamen
Türklerin olduğu bölge kuzey bölgesi. Özkardeşler Kuyumculuk , Süleyman Kasap
gibi tabelalarla karşılaşırsınız. He Türk yemeği özlediyseniz de çok iyi
seçenek , künefe açık büfe kahvaltı baklava her şey var. Girdiğiniz mekanda da
baya karadeniz müziği çalar yani bildiğiniz Türkiye.
Biz de sabah kahvaltı
yapalım dedik ve Türk restoranına gittik. Gözlemeli menemenli ve sucuklu
yumurtalı böyle bir kahvaltı aldık 6 kişi. Ha zaten 5 aylığına burdayız olmasa
da olurdu ama toplanınca Türkler olarak böyle ir kahvaltı yapalım dedik.
Müzik Enstrümanları Müzesi
Sonra Brüksel Grote Markt’a
gidelim ve Manneken Pis yani işeyen çocuk heykelini ve Hotel De Ville’in
binasını görmeliydik.
Manneken Pis.
Üstü restore edilen bir bina.
İtiraf etmeliyim Manneken Pis için çok ihtişamlı ve büyük
bir bölgenin ortasında görmeye değer bir heykel bekliyordum. Ama sadece iki
karış uzunluğunda ve öylesine yürürken birden köşede bir binaya konumlandırılmış
şekilde bulduğumuz hayal kırıklığı yaratan heykel.
Grote Markt'ın gündüzü ve gecesi.
Işıklandırmalar ve gotik binalar muhteşemdi.
Heykelin bulunduğu sokak
wafflecılarla , hediyelikçilerle ,çikolatacılarla dolu. Size tavsiyem waffle’ı
Brüksel’de yiyin çünkü en ucuz Brüksel’de var diğer şehirlere kıyaslayınca
tabi.
Kraliyet Sarayı
Daha sonra şehir turuna
çıkalım dedik . Primark’ı duymayan kalmamıştır biz de Brugge’da olmayan Primark’ı
Brüksel’de bir görelim dedik ilk defa. Primark’a gitmek için şehrin merkezinden
sokaklardan geçerek ilerledik. Çok güzel binaların olduğu ve öğrencilerin büyük
bir kısmının Brüksel’de olduğunu keşfettik. Ve her an her yerde Türklerin
yaşadığını hatta Brüksel’de olsaydım Türkçemin gelişeceğine karar verdim.
Neyse sokaklardan ilerledik
tabi bol bol sokak sanatçıları , büyük opera binaları , uzun alışveriş
caddeleri her şeyden bol bol var Brüksel’de . Gerçekten Brugge’dan çok farklı .
Hem modern binalar hem de tarihi evler iç içe. Ben Brüksel’i çok sevemedim
sadece bir günde gezip bitirebileceğiniz bir yer. Ama alışveriş ve para
harcamak için kesinlikle Brugge’dan çok daha ucuz olduğunu düşünüyorum.
Mini Europe ve Atomium’u ve Katedrali maalesef göremedik. Hem hava çok kötüydü hem de dönmemiz gerektiği için başka
bir sefere görmek üzere erteledik.
Belçika Kraliyet Sarayı’na
doğru giderken Müzik Enstrümanları Müzesi’nin önünden geçebilirsiniz. Eğer
merkezden çıktıysanız yola daha şanslısınız çünkü Cinquantenaire Parkı’nı da
görme şansınız var. Gitmeden önce mutlaka offline bir map indirin tabi her
gezinizde yapmanız gereken bir şey bu.
Bu arada Belçika’dan
dönerken çikolata alacaksınızdır mutlaka bu yüzden çikolata alma işini Brüksel’de
yapabilirsiniz . Brugge’dan çok daha ucuz olduğunu gördüm. Hatta diğer
hediyelikler için de Brüksel’i Ghent’i tercih edebilirsiniz.
Brüksel’i çok sevmedim bir
daha gider miyim bilmiyorum ama Belçika’ya gelmişken mutlaka görmeniz gereken
bir yer tabi..
Diğer yazımda görüşmek
üzere!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder