Bu iş artık Erasmus’luktan çıkmaya başladı
desem yeridir. Sürekli okul ve boş zaman yaratmak için gün saymalar başladı
maalesef. Günler uzadı artık 10 gibi kararıyor hava ama Brugge’un umrunda
değil. Neden mi? Çünkü mağazalar 18’de kapanıyor. Evet ciddi anlamda saat 18.00’da
tüm mağazalar kapanıyor. Sadece kafeler açık kalıyor belki birkaç tane de süper
market ve night shop. Ama bu duruma da alıştım istemesem de. Bir de şimdi staj
başlıyor. Günler bitti . Ucuz uçak bileti bulsam da nafile çünkü gidecek gün
yok. Hafta sonlarını ödev yapmakla ya da geç yatıp geç kalkmakla geçiriyorum bu
şekilde yaşlanıyorum.
Bugün farkettiğim bir şeyi sizinle paylaşmak
istiyorum: Brugge’da evlerde güneş enerjisi var. Bu Brugge’da para harcanacak
en son şey olmalı. Çünkü güneş yok. Güneşli gün sayısı çok az. Gölgede güneşin
hiçbir etkisi yok. Donuyorum diyebilirim. Mesela bugün 01.05.2017 evet burada
da tatil her yer kapalı. Hava fena değil 13 derece biraz güneşli. Ama Mayıs’tayız
ve havanın biraz daha sıcak olması insanlık için güzel olabilir.
Brugge bu kadar şeye rağmen hala gördüğüm en
güzel şehir. Ömür boyu yaşarım dediğim yerlerden biri. Sadece soğuk ve soğuğa alışmak
gerekiyor. Mesela burada yaşayanlar gibi. Hava 10 derece olsun olmasın hiç
önemli değil. Eğer güneş varsa croptop’lar
ya da şortlar giyilir burda. Dondurmalar yenir ve ceketler çıkarılır. Ve
üşümüyorlar. Bir cafeye oturdukları zaman içerisi çok sıcak diyerek dışarı
çıkabiliyorlar. Ama hava 10 derece. Yani içerisi sıcak olmalı zaten.
Buranın insanında gözlemlediğim diğer bir şey
ise , evde oturmuyor olmaları. Şöyle ki sabah 8’den akşam 5’e kadar çalışıyorlar.
Hiç durmadan ve enerji düşmeden ciddiyetle. Saat 5’ten sonra spora ya da
yürüyüşe gidiyorlar. Sonra akşam dışarı yemek yemeye çıkıyorlar. Evde
oturmuyorlar. Karanlık çökünce evde ışığı açık olan ev bulmak neredeyse
imkansız. Akşam dışarı çıkıyorlar ama bir yandan sokaklarda insanlar yok.
Çoğunlukla arabayla ulaşımı sağlıyorlar ya da bisikletle . Yani bir yere
ulaşmak için yürüyene neredeyse hiç rastlamazsınız – eğer gündüz alışverişe
çıkan yoksa-.
Tabi bir de Brugge çok kalabalık bir şehir.
Nüfus değil turist bakımından. Her yerde turist var ve Türklere sıklıkla
rastlıyorsunuz. Bu yüzden gündüzleri kalabalık oluyor özellikle merkez.
Küçük bir Brugge yazımın
daha sonuna geldik.
Brüksel ve Gent yazımda
görüşmek üzere…
Güncelliyorum yazıyı bugün 21 Mayıs ve hava 20 derece. Dün bir küçük yürüyüşe çıktım şehir içinde. Cumartesi günleri pazar oluyor merkezde öğlen 2'ye kadar. Çok ucuz meyve sebze peynir et ürünleri alabilirsiniz. Hatta ikinci el kıyafetler pahalı mücevherleri ucuz fiyata da alabilirsiniz. Dün hava çok güzeldi sabah 15 dereceydi. Ben de çıktım pazara giderim diye. Ama yolda yağmur başladı ve dolu yağdı?? Yol dediğim de 3 dk sürüyor. Yani 3 dakika içerisinde 4 mevsim. Brugge sürprizlerle dolu.
Pazardan sonra yine güneş açtı ben naptım? Güneşe aldandım ve dışarı çıktım tabi ki. Pazardan çilek aldım ve yürüyüşe çıktım. Yani tek değildim tabi İngiliz ve İspanyol arkdaşımla beraber. Brugge'un meşhur dondurmacısı Da Vinci'ye gittik ve dondurma yedik. Bir top dondurma 1.5 Euro ve çok lezzetli. Şehrin ortasında harika bir lezzet. Hala güneş varken biraz şehri gezelim dedik ve arka sokaklara gittik. Bu sefer nehre paralel sokaklardan yürüdük. Çünkü genelde nehrin kenarından yürüyorduk. Paralel sokaklarda da nehir geçiyor ama başka kolları gibi küçük yollarla yani.
Ara sokakları bile masal gibi Brugge'un. Her evin perdesi rengarenk , yollar hala 50'lerden kalma kaldırım taşlarıyla dolu. Ve Cumartesi olması nedeniyle de her kafe dolu , sokaklar turist kaynıyor. Ben kalabalığı sevmiyorum Brugge'da nedense. Yakıştıramıyorum bir şekilde. Bir de yazın Grote Markt'ta yani ana şehir merkezindeki alandaki kafeler dükkanların önüne de masalar çıkraıyorlar. Yani hem dükkanlar kafeler dolu oluyor hem de sokaklar. Bir şekilde fazla gibi geliyor bana sadece Brugge için böyle hissediyorum. Yaklaşık 3 saat gezdik böyle aralarda. Brugge için yarım gün yeter diyorlar ama bence yetmez. 4 aydır buradayım ve hala her gün 3 saat gezecek kadar görmedim Brugge'u. Kesinlikle buraya geldiğiniz zaman en az 2 gün kalmalısınız.
Pazardan sonra yine güneş açtı ben naptım? Güneşe aldandım ve dışarı çıktım tabi ki. Pazardan çilek aldım ve yürüyüşe çıktım. Yani tek değildim tabi İngiliz ve İspanyol arkdaşımla beraber. Brugge'un meşhur dondurmacısı Da Vinci'ye gittik ve dondurma yedik. Bir top dondurma 1.5 Euro ve çok lezzetli. Şehrin ortasında harika bir lezzet. Hala güneş varken biraz şehri gezelim dedik ve arka sokaklara gittik. Bu sefer nehre paralel sokaklardan yürüdük. Çünkü genelde nehrin kenarından yürüyorduk. Paralel sokaklarda da nehir geçiyor ama başka kolları gibi küçük yollarla yani.
Ara sokakları bile masal gibi Brugge'un. Her evin perdesi rengarenk , yollar hala 50'lerden kalma kaldırım taşlarıyla dolu. Ve Cumartesi olması nedeniyle de her kafe dolu , sokaklar turist kaynıyor. Ben kalabalığı sevmiyorum Brugge'da nedense. Yakıştıramıyorum bir şekilde. Bir de yazın Grote Markt'ta yani ana şehir merkezindeki alandaki kafeler dükkanların önüne de masalar çıkraıyorlar. Yani hem dükkanlar kafeler dolu oluyor hem de sokaklar. Bir şekilde fazla gibi geliyor bana sadece Brugge için böyle hissediyorum. Yaklaşık 3 saat gezdik böyle aralarda. Brugge için yarım gün yeter diyorlar ama bence yetmez. 4 aydır buradayım ve hala her gün 3 saat gezecek kadar görmedim Brugge'u. Kesinlikle buraya geldiğiniz zaman en az 2 gün kalmalısınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder